Sosyal Medya

Makale

Sahi, nedir bu ‘Başkanlık’ tartışmalarının özü.. -2-

Evet, konunun giriÅŸ bölümü mahiyetindeki ilk kısmına dün deÄŸinmeye çalışmıştık.. Bölüm 1 için tıklayınız
Kaldığımız yerden devam edelim..

Tayyib ErdoÄŸan, verdiÄŸi hizmetlerin üzerine kendi deÄŸerlerinin mührünü vurmak dikkatinde olan birisi ve halkına bunu açık açık gösteriyor ve nasıl bir deÄŸerler dünyası olduÄŸunu da artık bilmeyen, anlamayan kalmadı sayılır, sadece içte deÄŸil, dış dünyada da..
*
Tayyib Bey, şimdilerde cumhurbaşkanı..
GeçmiÅŸte, -bir hukukçu olarak- cumhurbaÅŸkanlarının yetkilerinin çok fazla olduÄŸunu söyleyen eski C. BaÅŸkanı A. N. Sezer, cumhurbaÅŸkanı olunca, o yetkilerin kısılması yönünde hiç bir çaba sergilememiÅŸ ve tersine, hele de 2002 sonunda AK Parti iktidara gelince, Cumh.’den müteveffâ Ä°. S. ve M. B. gibi kiÅŸilerin -günlük notlarına da yansıyan- fikrî yönlendirmesiyle, daha bir katı kemalist- laik yöntemler sergilemiÅŸ; hattâ, sadece devletin laik olacağına dair yerleÅŸim söylemleri bir kenara atıp, ‘modern bir toplum olmak için kiÅŸilerin de laik bir hayat tarzı yaÅŸamak zorunda oldukları’nı, bunun gerekliliÄŸini bile dile getirebilmiÅŸti. 
Ama, Tayyib ErdoÄŸan 5 sene boyunca bütün bu kemalist dayatmacı mantığa tahammül ederek, temel devlet organları arasında bir güç çatışmasına fırsat vermemiÅŸ; Ecevit- Sezer arasında 2000 yılında yaÅŸanan, ve kitabçıkların ve ‘nankör kedi, senin kim cumhurbaÅŸkanı yapmıştı?’ gibi sözlerin havada uçuÅŸtuÄŸu, ya da, Ecevti’in dışarı fırlayıp, onca engelleme çabalarına raÄŸmen, ‘CumhurbaÅŸkanı’nı kendisine karşı terbiyesiz laflar etmek’le suçladığı, halkı da, ekonomiyi de dibe vurduran dehÅŸetli kavga sahneleri yaÅŸanmamıştı.
*
Evet, Tayyib Bey, ilk 4,5- 5 yıl boyunca bu merhaleleri, sabırla geçti..
Ve, ÅŸimdi 5 yıllık bir süre için cumhurbaÅŸkanı seçilmiÅŸ bulunuyor. Yani, bir yılı geride bıraktığına göre, 4 yılı daha var..
Ve bazıları sanıyorlar ki, o, iktidara doymuyor da, onun için ‘baÅŸkanlık’ sistemi diye dayatıyor.
Hayır!.
Bu satırların sahibinin samimî kanaati o ki, o kendisi için artı bir güç istemiyor.
Esasen, mevcud anayasaya göre de, cumhurbaÅŸkanlığını en güçlü ÅŸekilde kullanmasına bir engel yok ve kanunî sınırlara azâmî dikkati göstererek, kullanıyor da.. Nitekim, ülkeyi, 7 Haziran seçimlerinden sonra, 5-6 ay boyunca, hükûmet yokluÄŸunu, sosyal bünyeye de, ekonomiye de hissettirmeden ve ülkenin güçlü bir el tarafından yönetildiÄŸi hissini vererek, baÅŸarıyla yönetti. 
Esasen, mevcud anayaya göre, CumhurbaÅŸkanları, vazifelerini icra ederken, ‘vatan hainliÄŸi’ suçlaması dışında, hiç bir tasarruftan dolayı sorumlu da tutulamazlar. ‘Vatan hainliÄŸi’ suçlamalarının dava konusu haline gelebilmesi için, Meclis’te elde edilmesi çok zor bir takım çoÄŸunluk kabulleriyle mümkün olabiliyor..
Yani, neredeyse imkansız gibi.. 
Yani, bizde cumhurbaşkanları Sultanlar gibi yetkilerle donatılmış vaziyetteler..
Tayyîb Bey, doÄŸrudan halk tarafından seçilmiÅŸ ilk cumhurbaÅŸkanı olması hasebiyle, hizmet süresi sonunda, kendisine oy vermiÅŸ -vermemiÅŸ bütün halka, hesab vermek istiyor.. Bugünkü anayasa ise, böyle bir imkan vermiyor. O zaman da, halk tarafından ve amma, halk’a hesab vermek durumunda kalmayan bir cumhurbaÅŸkanlığı, ileride her an kötüye kullanılabilecek bir ihtimali de içinde taşıyor.. 
*
Tayyib ErdoÄŸan ise, ‘cumhurbaÅŸkanının halk tarafından seçilmesini öngören anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi yapılırken, halk tarafından seçilen ve icraatından dolayı halka hesab veren, sorumluluk taşıyan bir cumhurbaÅŸkanı olması gerektiÄŸini’ söylüyordu.. 
Bu konuda, o deÄŸiÅŸiklik yapılırken, bu deÄŸiÅŸikliÄŸin kabul edilmesi halinde, cumhurbaÅŸkanının yetkilerinin de ona göre yeniden tarif edilip ÅŸekillendirilmesi gerekirdi, ama, o konu, o zaman her nasılsa yapılamadı. O zaman, Meclis’deki yığınla hukukçuların bunu düÅŸünememiÅŸ olması ilginçtir.
*
Haa, ÅŸimdi CumhurbaÅŸkanlığı yerine, BaÅŸkanlık veya Yarı-BaÅŸkanlık sistemi gelirse, n’olur?
Bu hususta, günümüz dünyasındaki güçlü devletlerin uygulamalarına bakmakta fayda vardır.
Büyük ve güçlü devletlere bakılacak olursa, Ä°ngiltere, Japonya gibi kraliyet veya imparatorluk gibi yönetim biçimlerine sahib, ama, bu kurumların yetkilerinin oldukça sembolik olduÄŸu bir tarafa; yönetimin halkın iradesiyle belirlendiÄŸi, Almanya dışındaki hemen bütün güçlü ülkelerin, BaÅŸkanlık sistemiyle yönetildiÄŸi görülür. Alınız size, 330 milyonluk Amerika, 140 milyonluk Rusya, 60 milyonluk Fransa, 225 milonluk Brezilya, 120 milyonluk Meksika vs. ülkeler.. 
Türkiye de 80 milyonluk dev nüfusuyla, bugünkü parlamenter sistemle yönetilmesi giderek zorlaÅŸan bir noktaya doÄŸru gidiyor.
Hatırlanmalı ki, bir ‘Gezi Hadiseleri’ karışıklığı günlerinde bile, hem de iktidar partisinden bir cumhurbaÅŸkanının iÅŸbaşında bulunmasına raÄŸmen, Tayyib ErdoÄŸan’ın yurt dışında bulunduÄŸu o sırada, neredeyse hiç bir yetkili devlet kurumu, inisiyatifi ele alabilecek ve durumu kontrol edebilecek bir kararlılık gösteremiyordu. Ancak, Tayyib ErdoÄŸan yurt dışından gelip, halk kitlelerini KazlıçeÅŸme’de bir mitinge davet etmesi ve yabancı gözlemcilerin de itirafıyla 1 milyonu aÅŸkın insanın bu davete katılmasıyla, o mukabil gövde gösterisiyle, o ateÅŸ etkisiz hale getirilebilmiÅŸti.. 
*
Tayyib ErdoÄŸan, Allah ömür verirse, önümüzdeki 4 sene daha zaten cumhurbaÅŸkanı.. 
Yani, kendisi için istemiyor, BaÅŸkanlığı.. Ülkenin gözükara ve halak desteÄŸini alabilecek büyük kararlılığık gösterileri olmaksızın, normal kanunî kurallar içinde de yönetilebilmesi için, mevcud sistemin bozukluklarını da gördüÄŸünden, ânında ve kesin kararlar alabilecek bir bir BaÅŸkanlık sisteminin gerekli olduÄŸunu düÅŸünüyor. Çünkü, hele de günümüzde, sür’at çağında, parlamentolarda bazı çok önemli ve hayatî konularda âcil kararlar alınabilmesi ve yetkilerin verilmesi gibi hususlarda, ne gibi zorluklarla karşılaşıldığının örnekleri ülkemizde de, dünya yığınla..
Bu gibi kararları BaÅŸkanlık siistemlerinde ‘BaÅŸkan’lar ânında alıyor, ve elbette oralarda da korntrol mekanizmaları bulunuyor. Ama, Parlamentolar ve diÄŸer Yargı kurumları kendi kontrol mekanizmalarını yapıyorlar, BaÅŸkan ise, kendi yetkilerini kullanıyor ve hesabını hem o halkına ve hem de o yetkili kontrol mekanizmalarına veriyor.
*
ErdoÄŸan ayrıca, CumhurbaÅŸkanı’nın, partisiyle bağının kesilmesini yanlış buluyor.. CumhurbaÅŸkanı’nın partisiyle ve ÅŸahsıyla, halka hesab veren, icraatı beÄŸenilmediÄŸi zaman halkın oylarıyla da cezalandırılabilmesi yolunun açık olmasını istiyor.
B. Amerika’da, Obama, nasıl ki, Demokrat Parti’nin adayı olarak, Fransada Holande nasıl ki, Sosyalist Parti’nin, Rusya’da Putin de nasıl ki, kendi partisi olan BirleÅŸik Rusya Partisi’nin adayları olarak BaÅŸkan oluyorlar; ErdoÄŸan da Türkiye‘de hem halk tarafından seçilen ve hem de arkasında kendisiyle birlikte hesab verecek bir partisinin olmasının, yönetimde daha saÄŸlıklı nheticeler saÄŸlıyacağını umuyor..
*
Sözgelimi, Yarı-BaÅŸkanlık sisteminin olduÄŸu Fransa gibi güçlü bir ülkenin baÅŸbakanının kim olduÄŸunu, hattâ dünya medya çevreleri pek bilmiyorlar.. Orada BaÅŸbakan’ı BaÅŸkan belirliyor ve gerekli gördüÄŸünde azlediyor, deÄŸiÅŸtiriyor.. Meclis de elbette kendine aid kontrol mekanizmalarını yerine getiriyor.
B. Amerika’da BaÅŸkan, birlikte çalışacağı, sorumluluÄŸu birlikte yükleneceÄŸi, yüksek bürokrasi kadrolarını da kendisi seçiyor.. Hattâ, Genelkurmay BaÅŸkanı’nı bile, terfi sırası gelmiÅŸ generallerden, istemediÄŸi kimselere mecburen vermiyor; terfi sırası gelmemiÅŸ bile olsa, kendi güvendiÄŸi generallerden belirmliyor ve Kongre’ye sunuyor.. Kongre kabul etmezse, yenisini getiriyor.. Yüksek bürotları da gerektiÄŸinde istifa ettiriyor veya azlediyor.
Hattâ, Bakan’lar bizde olduÄŸu gibi genelde parlamenter filan deÄŸil, kendi sahalarında en uzman kiÅŸiler ve bizde anlaşıldığı gibi Bakan da deÄŸil, ‘BaÅŸkan’ın sekreterleri’ durumundalar. Bizim DışiÅŸleri Bakanı olarak bildiÄŸimiz isimler ise, özel olarak ‘Devlet Sekreteri’ (Sekretery of State) ÅŸeklinde anılırlar.

Ve bizzat BaÅŸkan da dahil, bütün makamların nasıl sıkı bir kontrol mekanizmasından geçtiÄŸini de, Amerikan Kongresi’nin çalışmalarını takib edenlere tekrarlamaya gerek yok.. GerektiÄŸinde bizzat Amerikan BaÅŸkanı bile istizah / (izah isteme) / gensoru) yolu ile kontrol ediliyor.. EÄŸer, vaz’ededilmiÅŸ hukuk kuralları dışına çıkıldığı iddiası sâbit olursa ise, Yüksek Mahkeme de kontrole iÅŸtirak ediyor. GeçmiÅŸte, 1973 yılında Amerikan BaÅŸkanı Richard Nixon’ın Watergate Skandalı yüzünden BaÅŸkanlık’tan azli, 1998’lerde Bill Clinton’un, Monika Mes’elesi’nde yalan söylediÄŸi gerçekçesiyle neredeyse azlin eÅŸiÄŸine kadar gelmesi gibi durumlar yaÅŸanmıştır.
O zaman deniliyor ki, ‘Orası Amerika.. Orada kurumlar saÄŸlam çalışıyor.. Her kurum, kendi kanunî yerini biliyor..’
ErdoÄŸan da lisan-ı hal ile demek istiyor ki, ‘Biz de saÄŸlam, güçlü ve kurumların birbirini güçlü ÅŸekilde kontrol etitÄŸi, ama, birbirlerinin ayağına çelme atmayan, yönetim açısından da örnek gösterilen bir ülke olsun..’

O halde bu güçlü yönetimin daha güçlü olması için düÅŸünülen bu tedbirlerden, deÄŸiÅŸiklik taleblerinden niye korkulur?

Ama, bizde yığınla ayakbaÄŸları bulunuyor,. Bürokratik bir oligarÅŸi var ki, henüz de kırılabilmiÅŸ deÄŸil.. Yargı kurumu ise, daha bir facia.. DüÅŸününüz ki, bir baÅŸörtüsü meselesinden, Meclis 411 oyla kabul ettiÄŸi halde, AK Parti neredeyse kapatılıyordu ve ancak, tek bir oy farkıyla kurtulabilmiÅŸti.. Bir yargı kurumu ki, hukukun kaynağını bilmem ne ilke ve devrimlerinin korunmasını kendisine asıl vazife olarak almış.. 
Bir Marmaray veya 3.BoÄŸaz Köprüsü çevre yolları konusunda bile, bir küçük mahkeme bile, verdiÄŸi durdurma kararlarıyla ülkeyi âtıl vaziyette tutabiliyor, yıllarca.. Milyarlarca servet de heder oluyor.. 
*
O halde, BaÅŸkanlık sistemi de denenmeye deÄŸer.. Bugün Tayyib ErdoÄŸan karizmatik bir lider olarak bu güce zâten sahib. Ama, gelecekte, ülke yönetiminde yaÅŸanacak sıkıntıların olmaması için, ÅŸimdiden BaÅŸkanlık sistemini teklif ediyor..
Halk tarafından seçilen ve halka hesabını verebilen ve yetkinin ancak halkın verdiÄŸi sınırlar içinde olduÄŸu, her kiÅŸi, kurum ve makamın o temele göre yerinin belirlendiÄŸi bir yönetim biçimi.. 
Mes’ele bu..
Bundan niye korkuluyor ki?

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.